28 Eylül 2008 Pazar

GFB kendini Fesh Etmeli(ymiş)

Yine bir akşam saati canım 2 gündür olduğu gibi sıkkın malum sebepler,malum pankart, iki gün laf yetiştirip sonra da ceza yediğim antuya bir göz atıyorum topicler tam gaz, biliyorduk bize karşı olduklarını da bu sefer bütün düşmanlar elele vermiş sanki, her kafadan ayrı ses Fenerbahçeliliğimiz de kalmadı insanlığımızda, önemsiyor musun derseniz ne yazıkki önemsiyorum. Antuyu takip eden bir sürü genç arkadaş var ve bu çocuklar bu yazıları okudukça bizden soğuyorlar.

Bütün o topiclerin arasında biri ayrıca dikkatimi çekti. Yine ünlü olma isim yapma meraklısı bir antu müdavimi bize sallamış fakat bu sefer farklı bir boyut kazandırmış olaya anket yapmış GFB kendini fesh etmeli midir?

Baktım doğal olarak, evet diyenlerin çoğunlukta olduğunu düşünüyordum yanılmadım da ama yine de gözümle görünce üzüldüm. Fesh edilmeliymişiz, Fenerbahçenin kanayan yarası olmaktan öteye geçmişiz artık kangren olmuşuz falan filan. İki üç elemanın yaptığı yanlış işin açtığı sonuçlar aslında bize olan kin ve nefreti de bütün görselliğiyle göz önüne serdi. Bende oturdum düşündüm biz ne için varız? Biz ne hata yaptık?

Yaptığımız hatalar olabilir verdiğimiz rahatsızlıklar olabilir bunun sebebi yaşı genç olan üye profilimizdir ancak bu hataları diğer takımların grupları hiç mi yapmıyor? Yeni stad ve yaratılmak istenen yeni taraftar profili birkaç sene öncesine kadar televizyondan tribünlere gıptayla bakarken işgal ettikleri stadımızın o güzide tribününde artık bizi beğenmez oldular. Elbette eskiden de vardı bizi sevmeyen ama şimdilerde sürekli güç kazanıyorlar, sesleri daha çok çıkıyor.

Bize fesh edilsin diyenlere soracak sorularımı sizde biliyorsunuz onlarda biliyorlar. Sorunca iyiki bi deplasman yaptınız diyorlar. Yurtdışı deyince imkanınız var gidiyorsunuz olmayanları neden eziyorsunuz diyorlar aynı kişiler ceplerinde 15 lira yok nasıl kombine alıyo bunlar diyenler. Okudukça daha da yaralanıyorum bu grupta Fenerbahçeyle yatıp Fenerbahçeyle kalkan kardeşlerimi düşününce acaba ne için varız kimin için uğraşıyoruz diyorum kendi kendime. Cevap o anda dank ediyor;

Fenerbahçe için varız ve hiç kimseye aldırmadan Fenerbahçe için devam edeceğiz. Bizi istemeyen çıkabilir, bizi sevmeyen çıkabilir, bize iftira atan ve hatta bize küfür eden de çıkabilir, bunlara cevap verebiliriz veya vermeyedebiliriz ama hepimizin unutmaması gereken birşey var bizi istemeyenlerle gireceğimiz her münakaşa varlığımızın sebebi, bizi çekemeyenlerin bizi çekememe sebepleri; Fenerbahçemize olan aşkımızdır.

Genç Fenerbahçeliler fesh edilmeyecek sırf o kişiler gülerken göbeklerini kaşıyamasınlar diye biz bir olarak abimize desteğimize devam edeceğiz. Ama birgün hiç istemediğimiz şeyler olursa;

Unutmayın ki biz tribünlerde olmaya devam edeceğiz.

Seni Tribünden Sevmek Aşkların En Güzeli...

11 Eylül 2008 Perşembe

Çubuklu Sevdası


Bugün, günlerden perşembe. Güneşli bir sonbahar günü. Akşam yaklaşıyor ben acıkmaya devam ederken, yarattığı o mükemmel renk cümbüşüyle beraber. Sarı güneş mavi gökyüzünde parıldıyor. Aydınlatıyor yeşilin bütün güzelliğiyle süslediği Niksar'ı. Niksar bir kasaba, küçük ama sıcacık, gelen gitmek istemiyor, giden özlüyor, hani bir de mavi denizi olsa bodrum falan halt eder yanında. Sokakları parke taş, evleri ahşap, içlerinde küçük gariban aileler, bir anadolu kasabası, buram buram anadolu havası. O yüzden berrak belki de bu gökyüzü. Güneş'de o yüzden bu kadar güzel, birazdan laciverte dönecek gökyüzü ve koyulaşacak sarı güneşin tonu, işte o an benim bu dünyayı en sevdiğim andır. Siyah bulutlar kirletmediği sürece lacivertimi, ben hep tanık olacağım hayatımın sonuna kadar bu güzelliğe.

Anadolu dedik ya, temiz havası güzel insanı, gariban halkıyla bir bütün olarak halk işte, yüzü güler, yaşamı sever, insana değer verir. Yukarıda da bir kare var, muhtemelen trabzon yöresinden bir kardeşimiz ama bu çocuklara Türkiyenin her yerinde rastlanabilir, boyası sarı-lacivert olan ahşap evler bütün anadoluda var, içlerinden çıkan Fenerbahçeli çocuklar her köşe başında top koşturur Fenerbahçeyle atar kalbi, belki galatasarayı yendiğimizde sevinçten ağlar, belki haksız bir mağlubiyeti duyduğunda üzülür erken yatar, o gün yemek yemez belki. Çoğunu da izleyemez zaten, biz izliyor muyduk ki?

Alın işte bir çubuklu sevdalısı, ayağında giyecek birşey yok, şortu muhtemelen komşusundan alınmış trabzonspor şortu ama üstündeki güzelliğe ve çocuğun yüzüne bakın. İşte biz bu yüzden Fenerbahçeliyiz, biz halkız, her zaman halk olduk, ahşap evlerden çıkan arkadaşlarımızla oynadık ilk mahalle maçımızı, onlarla sevindik Fenerbahçe kazandığında bir maçı.

Gelin görün ki artık Fenerbahçe eski Fenerbahçe değil, artık endüstriyelleşen futbolun dişlilerinin arasında sıkışmış, halktan giderek kopan bir Fenerbahçe. Her sene milyonlarca dolara transferler yaparken; kendi taraftarından, kendi halkından giderek uzaklaşan bir Fenerbahçe. Belki bu çocuklar hayatlarında hiçbir zaman Fenerbahçe maçlarına gidemeyecekler. Gitseler de önlerine zorluklar çıkarılacak, sulak bölgede yetişmiş izbandud gibi suratsız adamlar o çocukların karşılarına dikilecek. Olmayacak anlatamayacaklar çocuklarına Fenerbahçe sevgisini ve boyamayacaklar ahşaptan evlerini sarı-laciverte.

Ne yapalım biz? Sırtımızı mı dönelim büyüdüğümüz toprağa? Sırtımızı mı dönelim kardeşlerimize arkadaşlarımıza halkımıza? Biz bu değiliz Fenerbahçeliyiz, halkız.

Fenerbahçe Halktır. Bunun bilincindeyiz ve sonsuza dek de o bilinci taşıyıp nesilden nesile aktaracağız. Bizi bizden koparmak isteyenlere, taraftarına terörist gözüyle bakanlara dün olmadığı gibi bugün de itibar etmeyeceğiz. Çünkü Bizim Fenerbahçenin gerçek sahibi. Kişiler ve onların yardakçıları değil.

11.09.2008

7 Eylül 2008 Pazar

Cebimdeki son 15 Lira

Sayın başkanımız ile Genç Fenerbahçeliler grubumuz arasında yaşanılan sıkıntıları hepimiz biliyoruz, takip ettik. İnanılamayacak sebeplerle abilerimizin aldığı cezalara şahit olduk. Maratondan çıkmama mücadelesinde abilerimize her türlü desteği vermeye çalıştık.

Bu süreçte bizi en çok üzen ise klübe yollanan fakslardı. bu fakslara karşı UNIGFB olarak bizzat benim yazımla bir bildiri yayınladık. Bunları yaparken insanlara GFB ve UNIGFB duruşunu elimizden geldiğince aktarmaya çalıştık. Aynı süreçte antuda yazılanlar her birimizin kalbinde derin yaralar açtı. Öyle bir noktaya geldik ki, ''ah ulan biz bunlarla mı omuz omuza yapıcaz'' dediğimiz zamanlar oldu.

Bir beyfendi klübe bizi şikayet ederken 'bunların cebinde 15 lira yok nasıl kombine alıyorlar demiş' cebimizde o kişi satın alacak kadar paramız var şükür. Ruhunu satsa 3-5 lira etmeyecek adamlar ceplerine 100lira koyunca kendilerini birşey zannediyorlar ama durum farklı, biz işin parasında değiliz. 15 liramız olsaydı cebimizde biz yine Fenerbahçe maçlarına giderdik, seni satın alacak kadar paramız var ama biz yine paramızı bu renklere harcıyoruz.

Anlayana